Trabzon’da bir dolandırılma öyküsü

Eminbey, bu sitede adından sıkça söz ettiren kişidir, zaman zaman ama
şimdiye kadar hep “sustuğu”, en yakınlarına bile anlatmadığı, ama içten içe
hep kendisini sömüren o “kullanılma” duygusunu bir kenara bırakıp,  sırf
“etik” olmaz diye bugüne dek sustuğu ve anlatmadığı dolandırılmasının
hikayesini anlatacak bana. Tabiî ki bende siz sevgili, saygıdeğer
okurlarımıza bir “ibret vesikası” olsun babından aktaracağım. Önce biraz
eminbey’den söz etmeliyim, nasıl biridir, bunu dolandıran o “arkadaş”
bildiği ama hayatının en büyük darbesini yediği o insanlar, aslında bu
Eminbey’in ,“iyiniyetini” nasıl istismar ettiler, onun hikayesini
aktaracağım. Belki sizlerinde vardır o tür “arkadaş”ları, hani eminbey’in
canı yandı, bari başkalarının başı yanmasın diye..

 

 Eminbey, işçi emeklisi bir insan. Ama cebinde taşıdığı bankaralara ait
kredi kartlarının limitleri çok yüksek. Mesela sizler, yanı bu yazıyı
okuyanlar olarak kaçınızın bir bankadan eski değerlerle 18 milyar, şimdiki
değerle 18 bin liralık, bir diğer bankanın 6 bin 100 lira kredi kartı
limitiniz var? İşte eminbey’in böylesi bir itibarı var bankalarda. Zaten o
“arkadaş” bildiği insanların da umuru, zaten eminbey değilmiş, o kredi
kartlarının limitleri imiş. Zaten Eminbey’in bunu anlaması da, o kredi
kartlarındaki tüm limitlerin kullanılmasından sonra oluyor. Ama iş işten
geçmiştir. Sonrası icralar, mahkemeler, hacizler vs.iki çocuğu var
Eminbey’in, kızının düğünü olacak, oğlu üniversite öğrencisi ve “arkadaş”
bildiği insanların acımasızca bir planına kurban ediliyor. Anlatıyor eminbey;
Bir sigara dağıtım şirketinde çalıştığı sırada tanıştık Mustafa
Özay Küçükertunç
ile.genel de Özay adını kullanıyor. O firmadan
ayrıldıktan sonra ortağı  ile Özçaba adında kurdukları bir gıda toptancısı şirketin post
cihazı ile yanıma geldi. ‘bir çekim var takasa düşecek, bana para lazım,
varsa 7 milyar versen’ dedi. Param yok dedim, o zaman ‘kredi kartın var mı
dedi’,  var dedim. Elinde post cihazı, yalvardı yakardı 7 milyar çekeyim,
‘iki gün sonra sana veririm’ diye yeminler etti, inandım. Verdim kartı. Hani
dara düşmüştür, arkadaşımızdır, yalan söylemeyi de beceremem. Çekti bir
güzel, slipini de bana verdi, gitti. Gidiş o gidiş oldu. Sonra telefonla
aradım, ‘abi çek vardıya, senden çektiğim paraya da banka el koymuş,
alamadım’ diye mazeret bildirdi. Yine yanıma geldi, yalvar yakar, o 7 milyar
yerine 7 milyar daha karttan çekip, ona takla attırarak önceki çektiği 7
milyarı ödeyecek karta güya, ama o da gitti. Bu kez, ‘bizim elemanlar akşam
saatlaeinde dönüyor abi, ben senin paranı elemanlar gelince gece yatırırım,
sen bana kartların şifresini de ver, ben hallederim’dedi. Tamam dedik, orada
teslim olduk.Meğer, adam bizim bankalardaki limitlere göz dikmiş ama hala
anlamıyorum tabi”

 

 Bir başka gün bu kez Özay’ın ortağı elinde post
cihazı ile geliyor Eminbey’in yanına. “beni Özay gönderdi, 7 bin liraya acil
ihtiyacımız var, çek benim adıma düzenlenmiş, mutlaka ödenmesi gerekiyor “
diye yalvar yakar, ona da yok diyemiyor eminbey, ve 7 milyar lirada ona
çektiriyor. Fakat, Umay, özay’dan daha ciddi, daha dürüst ve daha sözüne
güvenilir bir insan imajı çiziyor. Bizim eminbey’de zaten buna aldanıyor, ve
“Özay’ın ortağı, yanlış yapmazlar” diye umarak veriyor kredi kartını.
Ardından kartların ödemelerinin günü gelince  Özay Küçükertunç ,
tüm kartları bir kart.……….yazının
devamı için tıklayınız

“Balyoz”a neden kızıyoruz ki?

M. Kemal AYÇİÇEK – 25 Ocak 2010 

Son bir haftadır Taraf Gazetesi tarafından gündeme getirilen “Balyoz” darbe planını iddiasını konuşuyoruz. Tabi şaka değil tüm bunlar, kimse de olmayan bir şeyi ortaya saçıp, “bunlarda var” demiyor. İddiaları, isim listelerine varıncaya kadar açık ve net olarak yayınlıyor. Kimileri bu yayından rahatsız, kimileri “bak şu işe” gibi şaşkınlık ifadeleri ile karşılıyor olayı. Oysa, “Balyoz”a neden kızıyoruz ki? Yani, normal bir şey değil mi aslında, ülkemiz çok mu yabancı bu tür iddialara? Ne yani, bunda şaşılacak ne var? Olay, yani bu “Balyoz”, 2003 yılına ait değil mi? Neden bugünmüş gibi tepki veriyoruz? O yıllarda o tarz şeyler normal değil mi?

Ama neden garipsiyoruz bugün, Türkiye değişti. Yasalarda yapılan değişiklikler, özgürlükler noktasında atılmış adımlar ve Türkiye’nin Dünya’da artık adından söz ettiren bir ülke haline gelmiş olduğunu bizimde kanıksadığımızdan tüm bu tepkiler işte. Aradan tam 7 yıl geçmiş, o “Balyoz” denen plandan sonra. Ama o gün bugün saklanmış ve bugün ortaya çıkmış. Kimileri Taraf Gazetesi’ne kin kusuyor, “neden isimleri açıklıyor, böyle gazetecilik olur mu?” diye. Ama olur, asıl gazetecilik de Taraf Gazetesi’nin yaptığıdır. Taraf’a isyan edenler, o isyanlarında haklılar çünkü asıl onlar Gazetecilik mesleğini unutmuşlardı, Taraf sadece onlara bunu hatırlattı o kadar.

Görevden alınacak valiler arasında o zamanki Trabzon Valisi Aslan Yıldırım’ında adı geçerken, yine Trabzon’da görev yapmış valiler Hüseyin Yavuzdemir ve İsmet Gürbüz Civelek’in de isimleri geçiyor. Burada rahmetli olan hem Recep Yazıcıoğlu ve hem de İsmet Gürbüz Civelek’in isimlerine dikkatinizi çekmek isterim. Her ikisi de başarılı valilerdi. Üstelik İsmet Gürbüz Civelek’in Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Konseyi’nde üst görevdeydi. Ayrıca Vali Gürbüz Civelek, Stratejik Araştırmalar Vakfı (SAV)’ında kurucuları arasındaydı. 1996 yılında, “Terör ve Kuzey İrlanda Örneği” adlı bir kitap yazmıştır. 21 Nisan 2003’te kalp krizinden öldü(!) Şimdi, söz konusu planda kurulacak yeni hükümette de Trabzon’dan bazı isimler var. Necmettin Karaduman, Eyüp Aşık ve Kemal Alemdaroğlu. Yine o listeler arasında şimdiki Trabzon Valisi Recep Kızılcık’ında adı yer alıyor.

Şimdi tüm bu Trabzonlu ve bağlantılı isimlerin Trabzon’u çağrıştırmasından mutluluk mu duyacağız yoksa karalar mı bağlayacağız? Halamın oğlu da bunlar arasında, 29 kişilik “ilk tutuklanacak memurlar “  listesinde yer alıyor. Telefonla aradı, Taraf’a ateş püskürüyor. “neden isimlerimizi açıklıyorlar, buna hakları var mı, be ne rezilliktir, böyle gazetecilik mi olur, ben dava edeceğim bunları vs.” gibi. Biraz sakinleştirdim, ardından da Taraf Gazetesi’nin bu isimleri kendileri uydurmuşsa, tabiî ki dava açma hakkı olduğunu söyledim ama o “ isimleri Taraf muhabiri uydurmuyor ki” dedim. Bir liste var ve bu listeyi yayınlıyor. Tabi o da bugünün etkisinde. Dedim ki, “bu liste 7 yıl öncesinin be, uyan uyan. Sen genel müdürsün, sanki bugün bu liste yapılmış gibi niye rahatsız oluyorsun. Ha bugün, bu liste gündem oldu ama geçmişle alakalı. Aradan yıllar geçmiş, o günü bu güne getirip, saflık yapma!”  ben dedim sadece ama ben öyle bir durumda olmadığım için elbette belki ben olayı bir mizansen edasıyla izliyor ve gülüyorum!

Hem şimdiki Genelkurmay başkanımız İlker Başbuğ ne diyor, “Demokrasi ve hukuk devletine bağlıyız” bu ifadeleri, ta 2003 yılında değil bugün söylüyor. Ama biz şimdi kalkıp, “Balyoz”un hesabını nerdeyse ondan soruyoruz. Bana bu yanlış geliyor. Eğer bundan 7 yıl sonra bugün, Genel kurmay Başkanı yukarıdaki ifadeyi söylüyor da ondan başka işler yapıyorsa, veya askeri bir takım planlar yapılıyorsa o zaman suçlanacak kişi de bugünün Genel Kurmay başkanı olur. Yoksa ne diye, yedi yıl öncesinin hesabını kalkıp bugünün Genelkurmay başkanına sormaya kalkılıyor ki? Yedi yılda Türkiye, yerin de mi saydı yani? Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’a “Balyoz” hatırlatmaları yapanlar, her kimse Türkiye’nin bir arpa boyu yol almadığını mı söylemek istiyor yoksa? Buna kargalar gülmez mi? Ben gülüyorum doğrusu.

 Hem bir yandan da bizim Trabzon eski valisi İsmet Gürbüz Civelek’in 2003 yılında nasıl olurda kalp krizi geçirir, bunu düşünüp duruyorum(!). Çünkü vali Civelek’in öyle bir sıkıntısı yoktu! Yani hani o meşhur 28 Şubat sürecinde vali Civelek, Trabzon’da vali idi. Eğer, 28 Şubat “Postmodern darbesi”nin de planları ayrıntılı olarak açıklanırsa o zamanda sanırım benim adımı da listelerde görür ve ondan belki bende “rahatsız” lığımı isyana dönüştürürüm.(Burada gülüyorum, hem de çok). Baksanıza hiç esamesi bile okunmayan 2003 yılında öyle “Balyoz” malyoz gibi listeler varsa 1997 deki 28 Şubat’ta da mutlaka ayrıntılı listeler vardır(!) öyle değil mi? Bakacağız, bir gün elbet o listelerde yayınlanır artık. Çünkü sırasıyla geriye doğru gidiyor bu süreç. Hadi hayırlısı olsun. “görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler”e teslimlerdeniz nasılsa.

Velhasıl asıl söylemek istediğim böyle “Balyoz Darbe” planları falanla …….…………….yazının devamı için tıklayın