Karadeniz’deki kuraklık, Rusya’nın bulut bombalarından mı?



 


M. Kemal AYÇİÇEK
– 17 Ocak 2011


 


Amcazademin
köyde hayır
hasenat babından
anasının
babasının ruhuna
atfen yaptırdığı
köy çeşmesinden
su içeyim
dedim,musluğu
çevirdim ama
sular akmıyor.
Her halde su
motoru arıza
yapmıştır diye
düşündüm. Ama
yok, sordum da
bunu mahallede,
amcaoğlu Öner’e,
“yer altı suları
çekildi, susuz
kaldık, biz
kapadık çeşmenin
suyunu” deyince,
hayret ettim..
Karadeniz’deki
kuraklık
öylesine hal
aldı ki, yer
altı suları bile
çekildi, o
derece yani.


 


Kafama takıldı
tabi, düşünüyor,
araştırıyoruz da
bunu. Bizim
Meteoroloji
birimlerindeki
görevlilerimiz,
var olan bir
şeyi
dillendirirler.
Karadeniz de 50
yıldan beri
görülmemiş
kuraklık
yaşadığımızı
ifade
edebiliyorlar o
kadar. Ama neden
yağışın
olmadığına bizi
tatmin edici bir
açıklamaları
olamıyor tabi.
Karadeniz’deki
kuraklık, tabiî
ki de
Türkiye’nin
sıcak
gündeminden yani
Kars’taki
Heykel’den,
Hizbullahçıların
ortadan
kaybolmalarına
veya İstanbul’da
Seyrantepe
stadının
açılışlarından
daha da önemli
mesele artık
bizim için.


 


Karadeniz’deki 
kuraklıktan 
annemde
şikayetçi hoş.
Telefon açıyor,
“oğlum oriye
yağmur yağdı
mı?” diye sorup
duruyor.
Gökyüzünde kara
bulutları
görünce sanıyor
ki, başka
yerlere
yağıyorda bir
annemin
bahçesine yağmur
yağmıyor, “köye
yağdı mı anne”
diyorum, “yok
olum, gablarum
bile dolmadı,
öyle bir hov
vurdi geçti,
Madur’a da
bilama kar
yağmış” diyor,
umutsuzca.
Annem, yağmur
sularıyla
yapıyor evdeki
çevre
temizliğini..Bahçedeki
sebzelerinde
yağmura ihtiyacı
var tabi. Bir
yandan
Televizyondan
seyrediyor  Avusturalya’da,
Filipinler de ve
Arjantin’deki
sel
felaketlerini, o
yağmura
imreniyor ama
selin verdiği
hasardan duyduğu
üzüntüyü de
gizlemiyor.
Soruyor bir de,
“misliman
yerleri mi
oğlum?” Belli ki
Müslüman yerleri
olsa daha fazla
ciğerleri
yanacak,
ağlayacak, “yok,
yok” diyip,
üzülmemesine
çabalıyorum.
Gerçi fark
etmiyor ya yine,
o bir trafik
kazası da olsa,
bir başka ülkede
cinayette duysa
ona üzülüyor,
dert ediyor,
ağlıyor,
yaradılışında
var duygusallık
ve  insaniyet
duygusu, ne
çare!



 



Ruslar,
Bulutları Bomba
manyağı yaptı!


 


Rusya’ya
yıllardır gidip,
gelen  bir
arkadaşım var, o
geldi. Ordan
buradan sohbet
ederken, Rusya
Devlet Başkanı
Dimitriy
Medvedev, ve
Rusya Başbakanı
Vladimir
Putin’in her
hafta mutlaka
Sochi’ye
açılışlar için
geldiğini ve her
gelişlerinde de
Yağmur yağmasın
diye Bulutları
dağıtmak için
bombalar
atıldığını
söyledi. Ama ,
2014 yılındaki
kış
Olimpiyatlarının
yapılacağı
Grasna
Polyana’da günde
5-6 defa
bulutların
bombalandığını
söylerken,
“Ruslar,
Bulutları Bomba
manyağı yaptı”
deyince
gülüyoruz..
Putin, Sochi’yi
bir Dünya kenti
yapmaya söz
vermiş ve bunun
için büyük bir
gayretle
çalışılıyor
orada.
Yenibaştan bir
kent inşa
ediliyor.
İnşaatların
aksamaması ve
zamanında da
teslim
edilebilmesi
için bu bulut
bombalarından
yararlanılıyor.
Rusya’dan kalkan
bıldırcınlar,
bizim
kıyılarımıza
gelebildiğine
göre, O Rusya’da
dağıtılan
bulutlar da bizi
es geçiyor
olmasın?


 


Öyle ya, son
elli yılda
böylesine
kuraklık başka
nasıl izah
edilebilir ki?
Yani Rusya
Devlet başkanı
Dimitriy
Medvedev ve
Başbakan
Vladimir
Putin’in her
Sochi
ziyaretlerinde
Bulutlar
bombalarla
dağıtılırken,
Dünya’nın her
hangi bir başka
yerinde bu Bulut
dağıtan bombalar
kullanılmıyor
mu? O bulut
dağıtan bombalar
kullanılınca da
“yüzyılın
felaketleri”
diye
dillendirilen
olağanüstü
yağışlar, bu
Dünya’nın başka
yörelerinde
insanlara zarar
vermiyor mu?
Yani Çevre
örgütlerinin bar
bar bağırması,
sizce boşuna mı?
Doğanın
dengesiyle kim


oynuyor? Bunlar
belli değil mi?
O Sochi’den
kovulan
bulutlar, kim
bilir hangi
bölgede gügümden
boşalırcasına
boşalıp,
felaketlere yol
açmıyor mu? Tüm
bunlar tabiî ki
bilim
adamlarının
cevaplandıracağı
şeyler. Ama
insan ister
istemez bir
“acaba?” diyor
yani.


Kim yapıyor tüm
bunları, Allah
mı? Haşaa..


 


Yine bir başka
işadamı
arkadaşım, yılın
büyük bölümünü
Rusya’nın
başkenti
Moskova’da
geçiriyor. Geçen
yıl, Moskova’ya
kar
yağdırılmamasının
tartışıldığını
anlatırken,
“Moskova’ya kar
yağdırmamak, kar
yağdıktan
sonraki
temizlikten daha
ekonomikmiş, bu
nedenle bunu
tartıştılar ama
çevrecilerin
baskıları
yüzünden bundan
vazgeçtiler”
diyor. Ardından
da ekliyor,
“çevre
duyarlılığına bu
kadar saygısı
olan bir ülkede
Rusya’da bunlar
tartışılıyorsa,
geldiğimiz
noktayı artık
varın siz
düşünün” diye
ekliyor.  E yani
hani bir
zamanlar
İstanbul’da da
su sıkıntısı
çekilince yağmur
bombaları
atılmıyor muydu?


 


Düşünsenize
sizin de
Sochi’de veya
oraya bağlı
Grasna
Polyana’da
inşaatlarınız
olsa, orada
çalışan işçileri
etkileyecekse
yağışlar, sizin
işiniz
aksayacaksa
hangi yola
başvurmazsınız?
Hle Dünya’nın
gözünü “para”
bürümüşken, kim
bakar Dünya’nın
başka
ülkelerinde
yaşanan
felaketlere?
Sonra da yok
kurtarma
ekipleri, yok
yardım
kampanyaları
vs.. vs. yani
olacak iş mi?Bu
nasıl
insanlıktır, bu
ne
vurdumduymazlıktır,
bu ne hırstır,
bu ne vahşi
duyarsızlıktır
böyle? Velhasılı
kelam, insanlar
Dünya’nın
dengesiyle
oynuyorlar.
Çevrecilerin
sesine biraz
daha yakından
kulak verelim,
yok öyle , “her
şey olacağına
varır”
kaderciliğinden
ve ataletten
 kurtulalım
yeter. Ha,
anneme bunları
anlatmadım, “ha
gavur şiyler”
demesin diye..
Kalın
sağlıcakla..


 


Not: Bu yazım
aynı zaman da



www.karadenizolay.com

,



www.kuzeyhaber.com

ve Hizmet
Gazetesi’nde
yayınlanmıştır.(mka)

Yorum bırakın