Ergenekon, Türkiye’nin “temizelleri”dir


www.karadenizolay.com

M. Kemal AYÇİÇEK – 19 Ocak 2009

 “Aksaray’da, Ergenekon Apartmanı önünde bulunan üç adet el bombası ve mühimmatlar, polise gelen ihbar sonucunda ele geçirildi.” Başka, say sayabildiğin kadar. Her yerden roket, lav silahı, el bombası, ve daha “yeni kuşak” silah diye tabir edilen mühimmatlar çıkıyor. Kazılardan değil, taşıyıcıları artık onları yol kenarına, apartman önüne veya bir dere yatağına atıyor, güvenlik güçlerimiz de oralardan topluyor.

 Ne diyor eski başbakanlarımızdan Mesut Yılmaz, “Genelkurmay başkanı da dahil, bize o dönemde MİT’te yardımcı olmadı”. Biliyorum ve bende tanıyorum Mesut Yılmaz’ı, o son dönem başbakanlığında bende tuhaf bulmuştum, yıllarca tanıdığım o insan baika insan olmuştu sanki, onu anlayamıyordum. Kendime bakıyordum, “ben mi radikalleştim” diye ama yok bir tuhaflığı seziyordum ya nitekim eski başbakanımız bunu itiraf edince rahatladım. Vardı bir şeyler çünkü, aklımın almadığı o insan, benim tanıdığım Mesut yılmaz olamazdı! Çok da severdim ama son başbakanlığı döneminde ters düşmüştük! Karadenizolay Gazetesi’nin yazı işleri müdür iken Maçka’daki bir törende onunla 20 saniyelik bakışımızı unutamıyorum. Kim gözlerini kaçıreacak diye inat etmiştim, o kaçırdı gözlerini ama yirmi saniyelik bakışmadan sonra. O bakışmada ben ona o bana çokkk şeyler söylüyordu meğer. O gün attığımız manşet haberle onun canını sıkmıştık, bakışların altında o manşet vardı!

 İtalya’da “Temizeller operasyonu”yapılırken, Türkiye’de o olay yakından izlenmiş, “bize de böyle bir savcı lazım” demiştik. Yıllar geçti, Türkiye’de bu olmadı. Susurluk kazası sonrasında toplumun büyük kesimi “tamam sırasıdır artık biz de de temizlensin cerahat” dendi ama dönemin başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, buna “fasa fiso” diyerek, bizi büyük hayal kırıklığına uğratmıştı. O dönemde Erbakan’ın ortağı Tansu Çiller’di. Ama şimdi anlıyoruz ki aslında Erbakan’da belki temizlikten yana idi ama belli ki o zamanki ortağını ikna edemiyor ve boyun büküyordu! O “fasa fiso”yu ona söyleten varmış meğer!  Hani bir söz vardır, “söyleyene değil söyletene bak” diye, işte o “fasa fiso”nun söyleyeni Erbakan’dı ama ya söyleten kimmiş meğer? Şimdi anlayabildik bunu değil mi?

 Evet şimdi bu Ergenekon davası, Türkiye’nin “temiz eller oprasyonu”dur artık. Bu operasyon,  meclis eski başkanı Hüsamettin Cindoruk’un dediği gibi “üç beş bombayla ihtilal mi olurmuş” hafifliğinde bir operasyon değil bu olay, artık ok yaydan çıkmış ve kim ne derse desin bu aşamadan sonra bu aşamadan geri dönüş ya da duraksama veya susurluk gibi sonucunun görülmediği bir dava olamaz.. “abdestinden şüphesi olmayanın namazından da şüphesi olmaz” ifadesi, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu işin sonuna kadar gideceğinin göstergesidir. Hem başbakanın Belçika’daki konuşmasında da Ergenekon operasyonu’nun Türkiye’nin “temiz Eller operasyonu” olduğunu açıklaması, üzerinde durulması gereken önemdedir.

 CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ne kadar “avukatım” derse desin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de “Ergenekon operasyonu”nda sonuna kadar gidilmesi yönündeki beyanları, Ak Parti’yi istese(!) de artık geri döndüremez  bir yola sokmuştur. Devlet Bahçeli, önce kendi parti teşkilatlarında ne kadar çeteci ve çete yanlısı varsa tüm bunları partisinden atmış veya arındırmış, tamda günümüz Dünya şartlarına uygun, dürüst bir liderlik sergilerken, aynı şeyi şimdi ülkenin “derin ilişkili” her şeyden arınmasına büyük katkı sağlarken, bu operasyonun da arkasında duracağını ve hakemlik görevi yapacağı imajını vermiştir. Şimdi aynı duyarlılığı, TBMM’de grubu olsun olmasın tüm partilerin vermesi gerekir. DTP’nin söylemlerinin de burada dikkate alınmasının önemi elbette göz ardı edilmemelidir.

 Öte yandan “Ergenekon soruşturması” kapsamında olsun veya olmasın, bu süreçte göz altına alınan Devlet’te üstün hizmetlerde görev yapmış insanlara yapılan gözaltılara ilişkin eleştiriler yapılıyor. Bu ülkede kelepçe takılan tüm insanlar için gösterilmesi gereken hassasiyet elbette korunmalıdır. Ama kimseye de çifte standart uygulanmamalıdır. Zanlım olarak göz altına alınan insanların tümü insandır. Kimse “devlet üst kademelerinde görev yaptım” ayrıcalıklısı olamaz, olmamalıdır.

 “Ergenekon operasyonu” ile ilgili eleştirilerde TSK’nın yıpratılmak istendiğine ilişkin söylemler var. Bunlar, tam anlamıyla deli saçmalarıdır. Neden? TSK, bu ülkenin gözbebeğidir ve kimse durup dururken kalkıp TSK’yı eleştirmez. Bu iktidar için “korku imparatorluğu kurdular” diyen tipler, önce TSK’nin bu ülkede kurduğu korku imparatorluğuna neden çanak tuttuklarını açıklamalıdırlar. Kazılarda, bilmem kimin evinin damında çıkan silahlar, TSK’nın silahlarıdır. Kimse bu silahları kalkıp, birilerinin pul koleksiyonu gibi topluma sunamaz.

 Biz de bu ülkede askerlik yaptık ve kendi künyemizden başka askerlikten bir eşyamızı “hatıradır” diye sakyalamadık. Bu hak bize verilmemişken, eğer TSK, bunu birilerine yaptırıyorsa(!) o zaman o TSK elbette eleştirilmelidir ve eleştirilir. Bundan da kimse gocunmasın. Neymiş, “efendim, birliğinden 3 tane el bombası almış, hatıra diye de saklamış” gibi basitliklerle TSK’nın onuruna da kimsenin gölge düşürme hakkı yoktur. Asker, her şeyden önce “adam gibi” asker olmalıdır. Varsa içindeki koleksiyoncuları da bir bir temizlemeli ve o kuruma zarar verebilecek tiplerden kurtulmalıdır.

 Nitekim, bugün o kurumda görev yapmış ve halen yapıyor olanlardan silahlar ve krokiler çıkıyorsa da bunun hesabı elbette sorulmalıdır. Eğer sorulmazsa, o hesap sormayanlara da bu halk, gereken cevabı önüne gelen sandıklarla sormalıdır. Eğer, o hesap sorulmuyorsa o zaman birilerinin şahsi kin, nefret, şahsi çıkar ve menfaatleri yüzünden TSK da yıpratılır, Türkiye Cumhuriyeti de yıpratılır. Bunun önü alınmaz. Onun için herkesin, elini vicdanına koyarak bugün bu ülkenin kaynaklarını, insanlarını ve de rejimini kendi çıkar ve menfaatları için kullanmaya kalkanların yaptıklarını yanlarına bırakmamak üzere bir Hukuk Devleti bilinci ile yargı mensuplarına güven duymalı ve destek olmalıdır. Türkiye’nin “TEMİZELLER OPERASYONU” nun  bu ülkenin geleceğini aydınlatması dileklerimle, kalın sağlıcakla.

 

Yorum bırakın