Düşmanı da düşünmek lazım!


www.karadenizolay.com

M. Kemal AYÇİÇEK – 11 Şubat 2007

Belki size saçma gelebilir ama zaman zaman düşmanın düşünülmesi ve ona yardımcı olunması gerekir diye düşünürüm. Öyle ya, sizi çekemeyen, bir yerlerden bir şeylerden veya sürekli görmekten, yan bakışından veyahut da saç modelinden, giyiminden, kuşamından, bindiği araçtan ya da herhangi bir nedenle size gıcık kapmış insanı rahatlatmak hiç aklınızdan geçmez mi? Ben buna dikkat ederim ve biraz o tarz tiplere karşı derin bir nefes almasını sağlamak için ona “oh olsun” deme fırsatları veririm! O “oh “ çekerken bende gülerim..Bu düşmanı düşünmek değil midir?

Bireyden topluma yöneldiğimizde toplumlar için de aynı şeyi düşünemeyiz mi? Mesela, Türkiye’de benimsemediğiniz her hangi bir siyasi parti iktidar oluyor, içinize sinmiyor. Çeşitli bahaneler buluyorsunuz kendi partinizin iktidar olamamasına, rakiplerinize karşı mahcubiyetinizi ifade edecek oluyorsunuz, bin bir türlü mazeretler üretiyorsunuz ama olmuyor. Bu mazeret süreçlerinden sonra bekliyorsunuz bir sonraki seçimi, zaten alışmışsınızdır da bu ülkede erken seçimler hep kaçınılmazdır!. Tüm enerjinizi bu yapılacak seçime bağlarsınız, iktidar olma sevdasıyla, ümit bağlar ve o ümitle alışırsınız, böylece avunabilirsiniz değil mi?

Ama yok, bu olmuyorsa, seçim süreci uzuyorsa ne yapacaksınız?

İktidar partisinin seçimleri tam zamanında, Anayasanın belirttiği sürede, 5 yılda yapıyor olması alışıla gelmiş bir durum olmadığı için ister istemez bazı oluşumlar, mevcut iktidarı içine sindiremeyenler, bir şeyler yapacaklar, yapmalılar da!

Onların rahatlama haklarına saygılı olmak durumundayız!

Yıllarca iktidar olma sevdasını içine hapsetmiş insanların beğenelim beğenmeyelim ama bir yerlerden bazı şekillerde kendilerini ifade etme haklarını onlara çok görmememiz lazım!

“Kuvayı Milliye” oluşumundan söz ediyorum.

Evet onlar, emekli paşa, maşa gibi bir yığın insanın 1919’da Atatürk’ün cepheye giderkenki söylevi(!)(olduğunu iddia ederek)( Atatürk’ün öyle bir yemini kesinlikle yoktur)nden hareketle, bir yemin hazırlayıp, bunu allayıp, pullayıp da ortaya çıkıyor olmalarını onlara nasıl çok görebiliriz ki?

53 siyasi partinin var olduğu bu ülkede, o siyasi partilerden her hangi birinde kendi duygu ve düşüncelerini bulamamış olacaklar ki böylesi “milli” bir “ruh” ile ortaya çıkıp, elbette içlerine sinmemişliğin bir izahını bu topluma yapacaklar! Yapmalılar da..

Unutmayalım ki onların kürsülere alışıklıkları siyasetçiler kadar olamaz, bu işi profesyonel bir ruhla yapmaya kalkabilirler ama amatörce çıkış yapmış olabilirler, onlara fırsat tanımak lazım!

Yani kalkıp, silah, kur’an ve bayrakla içeriği çok da önemli değil, bir yemin ediyor olmaları bile oları dinlemeye değer diye düşünüyorum. Cenazelerden, cinayetlerden, çeşitli büyük eylemlerden umulan emeller gerçekleşmeyince onların da meşru zeminlere çıkıyor olmalarını aslında sevinerek alkışlamamız lazım!

Evet samimiyim, alkışlayalım ki, nerden geldiği belirsiz husumet dalgalarından bu ülkeyi kurtaralım.

Kimsenin söylemediği, içinde bir kine dönüşmesin. İçlere sinmemiş, sindirilememiş duygular, kusulsun ki birikimler daha büyük patlamalara yol açmasın.

Onları bizim düşünmemiz lazım, onlara bu tarz hakları vermemiz lazım. Ne yapsınlar yani, ağızlarıyla kuş tutsalar bu ülkede gündeme gelemiyorlar, basında yer alamıyorlar, seslerini duyuramıyorlar, ne etsin, nasıl gündeme gelmiş olsunlar?

Size garip gelebilir ama düşünsenize bir araba aldınız, sizi çekemeyenler var, kıskananlar var, size zarar gelmiş olmasını isteyecek olanlar yok mudur?

Diyelim ki o cillop gibi aracınız bir anahtarla çizilmiş, veya herhangi bir yerinde bir taş iz var. Siz ondan rahatsız olup hemen servise gitme yerine, biraz o size kini olanları rahatlatmak adına,aracınızı bir süre yaptırmasanız iyi olmaz mı? Bir deneyin bakın, aracınız, öyle bir durumdayken kimler size nasıl sorular soracak, ne kadar üzüldüğünü(!) nasıl beyan edecek, hele bir deneyin, görün. Kimin sizi nasıl sevdiğini, nasıl düşündüğünü eğer azıcık dikkat ederseniz rahatlıkla görürsünüz. Ama bunu bilerek yapın, bakın karşı taraf nasılda rahatlayacak. O rahatlayınca sizde daha huzurlu olacaksınız!

Onun için bu “Kuvayi Milliye” gibi oluşumlara fırsat vermeli ama elbette dikkatle de izlemeliyiz! Düşünsenize, hangi kesimden olursa olsun uç noktalarda gezen, fikirleri yaygın kabul görmeyen oluşumlardan “milli” kahramanlar(!) çıkıyor. Önemli değil, zaten biz kahramanları bol olan milletiz, alışkınız böyle kahramanlıklara öyle değil mi? Kalın sağlıcakla.

 

Yorum bırakın