Başbakanı izliyorum!


www.karadenizolay.com 

M. Kemal AYÇİÇEK -10 Ocak 2005

 

 

Öyle adım adım izlemeyi kastetmiyorum elbette ama Başbakanı izliyorum.Ta 1983 yılından beri özellikle tüm başbakanları adım gibi izledim, gerek fiilen izledim gerekse görsel veya yazılı basından veya netten izledim ama izledim. Ha bir yazılı sınavına tabi tutulsam ve bana o başbakanlardan sorular sorsalar, evelallah  tam not alırım!

 

Turgut Özal, Yıldırım Akbulut, Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan sözünü ettiğim başbakanlar.Daha öncesinden de izlediğim başbakanlar vardı ama zaten bu başbakanlar son dönemlerdede aynı isimler olduğu için öncesini saymıyorum. Sadece Başbakanları da değil onları kabineleri ile birlikte çok yakından da izlediğim oldu. Bu izleyiş, elbette yapılan icraatları yönünden di yoksa hafiyelik yaptım anlamında algılanmasın. Ama oy verdiğim için olacak bazılarını daha da yakından izledim. Kimlere oy verdiysem tabi ama mesela  stajer başbakanlıklardaki hataları atladığım oldu, görmezden geldiklerim belki töleranslı da davrandım zaman zaman ama ilk kez bir başbakanı izlerken çok emin oldum, ülkenin gidişatından o da Başbakan recep tayip Erdoğan tabi.

 

Bu kuşak farkından mı dır, yaşça daha yakınız ondan mıdır yoksa  mazideki bir bağdan mıdır onu bilemiyorum ama vicdanım ve aklımın hemfikir olduğu sadece ülkenin gidişatından eminlikten ibarettir. Ben bu ülkede bakanların açık açık “Rusya’ya kara parayı Türkiye’ye çekmek için gidiyorum” diyen bakanları da gördüm, “reb bana hep bana” diyenlerini de!İyide ne izliyorsun diyebilirsiniz? Şunu izliyorum, başbakan Recep Tayip Erdoğan, daha seçimler henüz sonuçlanmıştı ki,”Bakın benden ilk birinci yıl ve ikinci yıl hiçbir şey beklemeyin, ama üçüncü yıl siz asıl ne olduğunu cebinizde hissedeceksiniz” demişti, işte ben de bunu izliyorum. Bu sözüne takıldım, inandım ve bekledim ve nihayet üçüncü yıla girdik. Bu demek oluyor ki Türkiye’de artık bu yıl, sokaktaki vatandaş, varsa bir düzelme bu ülkede bunu bizzat cebinde hissedecek ve görecek! İlkini de gerçekten görür gibi olduk, şu yeni Türk lirası bu “cep’te hissetme”nin belki de bir parçasıydı ki bunu evet Tüm Türkiye’de vatandaşlar, hissetmişlerdir.

 

AK parti hükümetleri yani TC 58 ve 59. Hükümet icraatlarından elbette memnun olanlar ve olmayanlar olacak ama her güzel şeye her olumlu icraata da kör olunacak kadar da  kötü bir icraat yaşamadık açıkçası. Aksine Türkiye Cumhuriyeti’nin Dünya ülkeleri nezdinde ki itibarının fevkalade yükseldiğine tanık olduk. Hele Avrupa Parlamentosu’ndaki oylamada “yes”, “ja” , “oki” ve “evet” pankartlarının  birbirine karışarak bir oylamada Türkiye lehine görülmesi, bundan 2 yıl öncesinde hayal bile edilmeyecek bir manzaradır.Tabi bu tarihi olayları gözlemlemek, öyle kurusıkıcıların işi asla değildir!  Hala çağdışı yaklaşımla birer at gözlüğü edinip onlarla cihana bakanlar, bu ülkenin kapkara günlerinin kafalarıdır ki bunuda onlara aslında çok görmüyorum!

 

Kendi çıkar ve menfaatlarine dokunur diye koskocaman ülke meselelerine salt kendi bakış açılarıyla bir yön çizenler, bu ülke tarihindeki en önemli rolcülerdir.Unutulmaması gereken o kadar fazla reform yapılmıştır ki, reformların hızına akılları ermeyenler, eleştirilerini hazarlamakla uğraşırken yeni reformlara yetişememiş ve  ülke gündemini kaçırmış ve kendi gündemleriyle de gülünç hale düşmüşlerdir. Görmezlikten gelinen onca yasa, meclisten geçmiş  ve kanunlaşmış, Türkiye 41 yıllık hayali ile yaşadığı AB için müzakere tarihi almış, enflasyon tek haneli rakamlara düşmüş, geceliği  yedibinlerde olan faizler yüzde 23 seviyelerine inmiş sadece yurt içinde değil yurtdışında da dimdik durabilen bir iktidarın mensubu bir ülkenin mutlu insanları olmuşuz. Adalet reformu sayesinde önemli kaçaklar tek tek yakalanıp yurda getirilirken, yolsuzlukların üzerine öyle bir gidiliyor ki, bu gidiş önünde ne asker ne eski bakan ne de başbakan bırakıyor. Evet, haslet  dürüst insanlaraymış demek ki,sözün gümüşse suskunluğun altın olduğu devre geliyoruz demektir. Evet buna bu toplumun ihtiyacı vardır. Çetelerin kol gezdiği bu ülkede mafya dizilerinin esiri olmuş  insanlar elbette yapılanları göremez ama bunları yazmakla da  gösteremeyiz. Nerelerden geldiğimizin farkına vararak olaylara bakarsak o zaman  isabetli bir yol izlemiş oluruz. Ben atılan temellerden, karayollarından veya aynı anda açılan 150 tesisten söz etmiyorum artık onlar küçük işler haline geldi.

 

Kısaca iyiki böyle bir başbakan ve tek parti hükümeti geldi de ömrümüzün son demlerinde Türkiye’nin kararan ufkunun yeniden aydınlanabileceğini gördük ve gelecek için eskiye oranla kaygılarımız hafifledi ve de moral bulduk. Başbakan duruşu ve enerjisi ile tüm kıtalarda at koşturur hale geldik. Bundan iyisi can sağlığıdır. Şimdi burada tek başına iktidarla bu ülkeye istikrar kazandıran aklıselim insanlara teşekkür etmek gerekmez mi? Bende onu yapıyorum ve teşekkür ediyorum. Sağolsunlar. Kalın sağlıcakla

 

Yorum bırakın