Fert fert AB’a


www.karadenizolay.com

M.Kemal AYÇİÇEK – 22.10.2004

 

Ülkemiz başbakan, bakanlar, bürokratlar ve tüm kurum ve kurallarıyla Avrupa Birliği’nden müzakere tarihi almak için yoğun bir çaba içindeyken, bizler yani bu ülkenin sivilleri, vatandaşlarının bir katkısı olmayacak mı? Sizler, bizler yani eli kalem tutandan, yazıları okuyanların yapması gereken bir şeyler yok mu?

 

“ Bana ne!’mi diyeceğiz, ülkemizin muasır medeniyet düzeyine ulaşmasına, seyircimi kalacağız? Elbette kalmamalıyız da, “Ne yapabiliriz ki” diyebilirsiniz. Aslında çok şey yapabiliriz. Ev hanımları, TV izleyen sıradan vatandaşlar bu dönemde daha çok tartışma programlarına, haber programlarına dönmeli ve ülke gündemine getirilen tartışmalara katılmalıyız.

Çünkü bu tartışmalardır ki! Yarın’ın Türkiye’sinin şekillenmesinde etkili olacaktır. Almanya’da yakını olanlar bilir, iki kişilik bir aile’nin kaç metrekare evde kalması gerektiği, kullanılan enerjinin israf olmaktan öte anlamlar içerdiğini bilmelidir.

Gelişmiş ülkelerde içilen sigara paketlerinin üzerinde sadece “Sigara sağlığa zararlıdır.” Yazısıyla yetinilmediğini, oradaki sigara paketlerinde ayrıca içilen sigaranın ne kadar nikotin içerdiğini ve kişinin hangi orandaki nikotin ihtiva eden sigarayı içmesi gerektiğine karar veriyor olmasını bile birey hakkı olduğunu, bizimde bilmemiz gerektiğini bilmeliyiz. Evde kullanacağımız yemek tabağının hijyenik olup olmadığına, kullanılan kömürün ısı ve kalorisinin ne anlam içerdiğini bilmiyorsak, bilmemiz gerektiğini, daha iyi ve güzele evimizden, mahallemizden köyümüzden, belde, ilçe ve ilimizden ulaşacağımızı bilmemiz gerekir.

Evlerin balkonlarına asılan çamaşırların alt katta oturan komşumuzu rahatsız etmeyecek şekilde asılmasına dikkat etmekten, çöplerin sokağa çıkarılma saatlerine de azami dikkati göstermemiz gerektiğini bilmeliyiz. Velhasıl önce insan, sonra sorumlu bir vatandaş olma niteliğinin farkına varıp farkına varıp, bunu yerine getirmeliyiz.

Nitelikli işgücü deneyiminin, nitelikli bireylere dönüşmesi gerektiği , birey hak ve özgürlüklerinin sınırlarını da bilmeliyiz.

Bugüne dek alışageldiğimiz, hep ve her zaman her işi devletin yapması gerektiği fikrinden arınıp, bireylerin gücünü ön plana çıkaracak gelişimlere de açık olmalıyız. Her evin Bilgisayar’a kavuştuğu, her çocuğun birbirini anladığı dili kullanabilmeliyiz. Her babanın kendi çocuklarını Bilgisayar’la tanıştırma sorumluluğunu zoraki değil de kendiliğinden yerine getirmesinin AB uyumu için bireylerin temel hedefi olması gerektiğini bilmeliyiz.

Yetişkinlerimizin bile kendileri için Bilgisayar’ı tanıma ve kullanma yollarını araması, uyum süreciyle bağlantılıdır. Hele o yetişkin bireyler, birde internet ağı ile korkmadan, sıkılmadan bütünleşebiliyorsa işte o zaman Avrupa Birliği’ne girmek gibi bir sıkıntımız olmaz. Hem AB ’a girmek veya girmemek gibi bir kaygı bile duymamamız gerekir, çünkü biz birey ve toplum olarak o düzeye gelirsek, sihirli değneğe de ihtiyacımız kalmayacak. İnanın bana…

Kalın sağlıcakla…

 

   

 

 

 

Yorum bırakın