Yeter artık, laf etmeyin!


 

M. Kemal AYÇİÇEK- 9 Ekim 2007 

 

Acı haberler ardı ardına geliyor. Şirnak’ta 15 askerimizin ardından şimdi de Hakkari’den 12 askerimizin şehit olduğu haberi geldi. Allah gani gani rahmet eylesin! Ama, tüm bunlara sebep olan her kimse, hangi ülkelerse, hangi güçlerse yeter artık yeter! Bu kan ve gözyaşlarına  tahammül edilmiyor. Edilemez!

 

Laf’la peynir gemisi yürümez. Sayın Başbakanımız, . İftar sofralarında “1994 yılından daha az şehit veriyoruz” gibi kıyaslamaları bırakıp, ne yapılması gerekiyorsa yapın artık. Rakam vermeyin, söz vermeyin, konuşmayın ve artık icraatınızı görelim. Yeter, fazlasıyla yeter artık!

 

Her sabrın bir sınırı vardır. Her kim, bu alem de insanca yaşam hakkı istiyorsa o kan istemiyor demektir. Gözyaşı istemiyor demektir. O zaman bunun gereğini yapmak insanca yaşam isteyen herkesin hakkıdır. Bu hakkın su istimal edilmesine göz yumulamaz.

 

Şırnak, ülkemizin bir parçasıdır. Oraya, o bölgede yaşayan insanların çocuklarına hizmet etsin diye öğretmen olan yeğenimi götürdüm. Şırnak, tıpkı Artvin gibi bir dağın tepe noktasına kurulmuş küçük bir ilimiz. Orada sivil vatandaşlarla da konuştuk. Cizre’de bir gece konakladık. Elbette bölgenin yabancısı olarak kaygılıydık. Sokaklarında gezindik gece, elbette rahat değildik!

 

Yabancı olduğumuz hemen fark ediliyordu. O insanlarla oturup çay içtik, yemek yedik, alış veriş yaptık. O dönemlerde henüz Irak, ABD işgali altında değildi. Ama gündem, Irak’a müdahalenin yapılıp yapılmamasıyla alakalıydı. Bölge insanında bu kaygıyı da görebiliyorduk. Herkes suskundu!

 

Mübarek bir Ramazan ayını daha geride bırakıyoruz. Dün gece Kadir gecesini yad ettik.

 

Bir yandan yaradana şükrederken, insanlığın huzur ve refahı için dualar edilirken bir yandan da vampire dönmüş, insanlıktan nasiplenmemiş,  kan ve gözyaşı avcılığına soyunmuş, güya “halk” adına bir mücadele veriyormuş gibi propaganda yapan ve ama bölge halkını bile canından bezdiren şer odakları,  maalesef 13 askerimizi daha şehit ederek, barış ve demokrasi’ye, huzur ve kardeşliğe kurşun yağdırmışlardır.

 

Demokrasi’yi kendilerine, törelerine, ağa düzenlerine uygun görmeyen hain güçler, herhalde verilen bu 13 şehidimizi de Türk askeri” yaptı diyeceklerdir! Belki de kalkıp, “Beytüşşabap’ın intikamı alındı” diye açıklama yapacaklar!

 

Artık ne olursa olsun, bundan sonra hem  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, sayın Dışişleri Bakanımız Ali Babacan, Sayın Milli Savunma Bakanımız Vecdi Gönül, Sayın başbakan Yardımcıları, tüm bakanlar,  değerli yetkilileri ve Terörle Mücadele Yüksek Kurulu ve üst düzeydeki Komuta kademesinde görev yapan değerli komutanlarımız, hiçbir yerde konuşmayın ve artık icraat yapın!

 

 Şehit cenazelerine katılıp, taziye bildirme yerine gidin makamlarınızda ve hiçbir dakikayı boş geçmeden eksik kalan ne varsa, yapılması gereken ne var da geciktirilmişse lütfen bunun gereğini yapın, lütfen!

 

Bu aziz vatanımızı bölme, parçalama gayreti, düşüncesi, haritası kimin neyi varsa çıkarın pazara artık ve dost ve düşman her kimse, hangi ülkelerse bunları yenibaştan gözden geçirin ve Türkiye’nin ABD’nin işgali altındaki bir Irak olmadığını tüm dünyaya gösterin.

 

Irak’ta bir işgal var ve orada dökülen kanı anlarım ama burada, bu cennet vatanda huzurla yaşamak istemeyen ve bu ülkede birlik ve dirliğe göz dikmiş hainlere gereken dersi verin. Şehit annelerinin gözyaşlarına son verin!

 

Türkiye, elbette güçlü bir ülkedir. Bundan şüphemiz yok ama her gün  bir şehit cenazesine artık tahammül kalmamıştır . Türkiye, bu terörün üstesinden gerekirse tek başına gelmelidir.

 

PKK Terör örgütüne karşı verilen mücadele eğer düzenli ordu ile yapılamıyorsa, onun da tedbiri alınmalı. Demokratik açılımlar adına yapılan tüm iyi niyetli yaklaşımları ortaya koyanlar, artık “nush  ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” atasözümüzün var olduğunu bilmelidirler.

 

Evet, bende insan haklarından yanayım, bende Avrupa Birliği’nden yanayım, evet bende “Yurtta sulh cihanda sulh” diyen Atatürk’ün izindeyim ama her sabrın bir sınırı vardır ve bunun sınırına da gelinmiştir!

 

22 Temmuz’da sandığa gidilmiş ve PKK’yı kınamayan, kınamadığı içinde o hain terör örgütü ile dirsek temasının varlığı kanaati oluşan DTP, TBMM’ye vekillerini de göndermiştir. Ama, demek ki bunu yeterli saymamış ve daha da “kan” isteyen vampire dönüşmüş bir zihniyete daha fazla müsamaha edilmemelidir.

 

Türkiye’nin “tekdir” sınırı aşılmıştır. Türkiye’nin iktidarı ile dalga geçilmeye başlanmıştır. Türkiye’nin iyi niyetli çabaları istismar edilmiştir. Türkiye’yi “göbeğini kaşıyan adam” sanmışlardır! Tüm bu sanıları taşıyanlara gereken ders, onların anladığı dilden verilmelidir ve zaman kaybedilmemeli ve hele hele şehit hesabı asla ve kat’a bir daha yapılmamalıdır.

 

Şu bayram arefesinde bu ülke için canını veren aziz şehit kardeşlerime Allah’dan gani gani rahmet diliyor, ailelerine, yakınlarına sabrı cemil niyaz ediyor, Bu acının ülkemiz için son olmasını umuyorum.

 

Bu arada  mübarek Ramazan bayramınızı en içten duygularla tebrik ediyor, ülkemizin birlik ve beraberliğine, huzur ve güvenine  vesile olmasını Allah’dan temenni ediyorum. Kalın sağlıcakla.

 

 

Not : Bu yazım aynı zamanda  www.karadenizolay.com , http://www.kuzeyhaber.com , http://www.hizmetgazete.com ve Hizmet Gazetesi’nde yayınlanmaktadır.(mka)Foto Galeri

Yorum bırakın